Atasoy Bilgin
Gündem

İklim Değişikliğinde Yaşanan Isı Artışının En Önemli Nedeni İnsan Kaynaklı

Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği seminerde iklim değişiminin tarımsal üretim sistemlerine etkileri değerlendirildi Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin 2023 programının ikinci semineri “İklim Değişiminin Tarımsal Üretim Sistemlerine Etkileri” teması ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Levent Öztürk’ün katılımıyla gerçekleşti.

İklim Değişikliğinde Yaşanan Isı Artışının En Önemli Nedeni İnsan Kaynaklı

Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği seminerde iklim değişiminin tarımsal üretim sistemlerine etkileri değerlendirildi

Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin 2023 programının ikinci semineri “İklim Değişiminin Tarımsal Üretim Sistemlerine Etkileri” teması ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Levent Öztürk’ün katılımıyla gerçekleşti.

 

Sabancı Üniversitesi’nin kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak amacıyla düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin 2023 programının ikincisi 4 Mayıs Perşembe günü gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Dekanı Erkay Savaş’ın açılış konuşmasını yaptığı seminere Sabancı Üniversitesi MDBF Öğretim Üyesi Levent Öztürk konuşmacı olarak katıldı. “İklim Değişiminin Tarımsal Üretim Sistemlerine Etkileri” temalı seminerde, iklim değişiminin tarımsal üretim sistemlerine etkilerine güncel örneklerle ışık tutuldu.

Sabancı Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkay Savaş, “Dünyada sıcaklıklar artarken, havadaki karbondioksit miktarı artıyor. Bunun tabii ki üzerimizde çeşit çeşit etkileri var. Bunlardan biri de tarımsal üretime etkileri. Tarımsal sistemlerimizi değiştirmemiz gerekiyor mu? İyi yönde mi etkileyecek kötü yönde mi etkileyecek bunları konuşmamız ve üzerine düşünmemiz gerekiyor” dedi. 

Sabancı Üniversitesi MDBF Öğretim Üyesi Levent Öztürk, 1968 yılının insanlı uzay ziyaretlerinin başlangıcı ve uzaydan çekilen dünya fotoğrafının birçok hareketin de öncüsü olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: 

“Ben bir biyolojik terimle başlamak istiyorum. “Taşıma kapasitesi” bir biyolojik terimdir. Her türlü ortam, her türlü ekosistemin bir taşıma kapasitesi var. O ortamda bir organizmadan ve bir ekosistemden bahsettiğimizde hep bir taşıma kapasitesinden söz ederiz. Bu bir petri kabı kadar küçük olabilir veya içinde tüm canlılarla birlikte yer alan bir gezegen kadar da büyük olabilir. Peki gezegenin taşıma kapasitesi insanlar için ne kadar? Aslında bu soruyu sadece ben değil Birleşmiş Milletler bile sormuş ki önceden önlem alalım diye. Yapılan çeşitli araştırmaların sonunda ‘Dünya’nın kaynakları sınırlı olsa olsa 4 milyar insan yaşayabilir’ derken, optimist olanlar ‘16 milyar insan rahat rahat yaşar bu gezegende’ diyor. Dünya’nın taşıma kapasitesi yaklaşık 10 milyar diyebiliriz. Peki bu 10 milyar insana ne zaman ulaşacağız? Değişik hesaplama yöntemleriyle 2050 ile 2060’ların ortasında bir yerde dünyanın, gezegenimizin taşıma kapasitesine erişeceğini biliyoruz.”

DOĞAL FAKTÖRLER DÜNYADAKİ ISI DEĞİŞİMİNİ ANLATAMIYOR

Şu anda 8 milyar civarında olan dünya nüfusunun çevreye etkilerinin olduğuna dikkat çeken Levent Öztürk, “Dünya ısınıyor. Peki bu ısı artışının sebebi nedir?” diyerek, şöyle devam etti: 

“Sebebine baktığımızda bunun aslında doğal sebepleri olabilir. Mesela Dünya’nın güneş etrafındaki çizdiği yörünge. Yaklaşıyor, uzaklaşıyor kısmen değişebiliyor yıllar içerisinde ama o kadar da etkili olmadığını görüyoruz. Başka ne olabilir? Mesela güneşteki değişen olaylar; güneş fırtınaları. Bunun da etkisinin ama çok ciddi anlamda bu gözlemlerin tarif etmediğini görüyoruz. Başka doğal etmenler çok büyük olanlardan mesela volkanik aktiviteler. Volkanik aktiviteler yani küresel ısınmayı bir kenara bırakın aslında soğumaya bile neden olabiliyor. Çünkü çıkarttığı kükürt ve diğer partiküllerin atmosferde soğuma etkisi bile yaptığı biliniyor. Bunların hepsini toplasanız bile tüm natural faktörler dünyadaki ısı değişimini bize anlatamıyor. 

Sera gazları neredeyse bizim şu anda yaşadığımız son yüzyıl içerisindeki bir derecelik artışı çok iyi tarif edebiliyor. Demek ki sorumlusu biziz. İnsan kaynaklı ve en büyük bunu açıklayan nedense sera gazları. Sera gazları içerisinde en büyük etkiye sahip olan karbondioksit. Son yüzyılda hiç görmediğimiz şekilde arttı. 280’lerden şu anda bugün itibariyle 421 ppm’e kadar artmış durumda karbondioksit. Ve bunun ne yaptığını da artık iyi biliyoruz artık. Güneşten gelen enerji aslında bir şekilde Infrared radyasyon olarak uzaya geri yansıyacağına bu karbondioksit ve diğer yanındaki sera gazları sayesinde tutularak atmosferin ısınmasına neden oluyor. Sadece karbondioksit artacak olsaydı aslında bitkiler bundan çok mutlu olacaktı. Fakat iklim değişikliği öyle bir şey ki sadece karbondioksit artışıyla gelmiyor. Bunun yanında yağışlardaki düzensizlikler, kuraklıklar, yüksek sıcaklıklar asıl sorunlar bunlardan kaynaklanıyor.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL