Türkiye’de ve dünyada her yıl binlerce çocuk lösemi hastalığına yakalanıyor.
Türkiye’de ve dünyada her yıl binlerce çocuk lösemi hastalığına yakalanıyor. Ailelerde lösemi konusunda farkındalık yaratmak, lösemi tedavisi gören çocukların moral ve motivasyonunun sevgiyle yüksek tutulmasının önemine dikkat çekmek adına her yıl dünyada 25-31 Mayıs tarihleri arasında “Dünya Lösemili Çocuklar Haftası” kapsamında çeşitli bilgilendirme etkinlikleri düzenleniyor. Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Yılmaz Karapınar, hafta dolayısıyla lösemi konusunda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Lösemi hastalığının çocukluk çağında daha fazla görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Deniz Yılmaz Karapınar, “Lösemi, çocukluk çağlarının kötü huylu kanserleri dediğimiz hastalıkların üçte birini oluşturuyor. Çok ölümcül olduğu için değil çok fazla görüldüğü için bilinen bir hastalık. Bu yüzden adı halk tarafından çok iyi biliniyor. 1960’lı yıllarda ilk tanındığı zamanlarda hastalığın tedavi edilmesi mümkün değildi. Hastaların yüzde 5’i birkaç yıl yaşatılabiliyordu. Ama aradan geçen 60 yıllık periyotta, çocukların yüzde 90 üzerinde yaşam şansı var. Tedavide çok büyük yol alındı. Normalde bizim kemik iliğimizde bazı kan hücreleri üretiliyor. Bu hücreler vücutta bazı hayati görevleri yerine getiriyor. Kanımızın içinde üç tip hücre var. Bunlar da kemik iliği dediğimiz yerde üretilir. Bu üç tip hücrenin yapısı bozulduğunda fonksiyonlarını yerine getiremezler. Bu durum; kanama, enfeksiyonlar, vücudun oksijen ihtiyacının karşılanmaması gibi sorunlara yol açar. Vücudumuzdaki bütün hücrelerin bir ömrü var; biz buna programlanmış ölüm diyoruz. Özellikle üretilen bu kan hücreleri, diğer hücrelerle karşılaştırıldığında kısa bir ömre sahipler. Üreme halindeki hücreler duraklama yaşadıklarında çok fazla üreme ve hata yapma gibi sonuçlar doğurabilirler. Normal hücrelere göre çok fazla üreyen bu hücreler çok fazla yer doldururlar. Sağlıklı kan hücrelerinin üremesi için yer bırakmaz ve üretilememelerine sebep olurlar. Normal kan hücreleriyle aynı fonksiyona sahip olmayan bu hücreler ölmezler ancak kemik iliğinden çıkan kanın gittiği yere ulaşırlar. Burada birçok organa ulaşırlar. Bu da lösemili bireylerdeki lenf şişliklerinin oluşmasına neden olur” diye konuştu.
“Hastalığın durumuna göre tedavi yöntemleri uygulanıyor”
Löseminin tanı ve tedavisine değinen Prof. Dr. Deniz Yılmaz Karapınar, “Genellikle 2 ile 6 yaş arasındaki çocuklarda görülmektedir. Ancak bütün yaş gruplarında da görülebilir. Çocukluk çağında görülen çoğunlukla ‘akut’ olarak adlandırılır. Yani hızlıca ortaya çıkar, örneğin bir ay öncesinde tamamen sağlıklı bireyler iken bir anda ortaya çıkan burun kanamaları, kalpte çarpıntı, halsizlik, ciltte morarmalar, ateş yükseklikleri görülebilir çünkü vücut mikroplara karşı koyamaz. Erişkinlerde görülen lösemi ise kronik dediğimiz uzun zamana yayılan bulgular gösterir. Çocuklarda yüzde 95’inde akut geri kalanında kronik lösemi görülmektedir, çocuklarda yavaş gelişen lösemi çok nadirdir. Tedavi kısmında ise her çocuğun ilaç tedavisi alması gerekir. Kemoterapi tedavisiyle lösemi hücrelerinin öldürülmesi hedeflenir ancak normal hücreler de bu tedaviyle yok edilmektedir. Kemoterapi, bağışıklık sisteminin başka yardımcı elemanlarını da olumsuz etkileyebiliyor. Kortizon tedavisi uygulanan çocuklarda ilaç; yüz şişkinliğine, bulantı, kusma, enfeksiyonlara karşı bağışıklık sisteminin daha eğilimli hale gelmesine yol açar. Kemoterapiden sonra bazı çocuklara ışın tedavisi uygulanmaktadır. Işın tedavisini kan beyin bariyerine geçme ihtimali olan hücreler için kullanıyoruz. Bilinen başka bir tedavi yöntemi ise kemik iliği naklidir. Çocukların büyük bir kısmı kemik iliği nakli olmadan iyileşip hayatlarına devam edebiliyorlar” dedi.
“Ege Üniversitesi çok kapsamlı bir tedavi sunuyor”
EÜ’nün lösemi tedavisinde üstlendiği misyon hakkında bilgi veren Prof. Dr. Deniz Yılmaz Karapınar, “Löseminin her aşamasında burada lösemili çocukların tedavileri mümkün. Genetik problemlerin saptanması, kemoterapilerin verilmesi, radyoterapilerin verilmesi farklı farklı bölümlerin çok büyük bir iş birliğiyle çalışarak gerçekleştirdiği bir süreç. Kemoterapinin verildiği kısmı EÜ Çocuk Hemotolojisi olarak biz yapıyoruz, radyoterapiyi Radyasyon Onkolojisi, Tıbbi Genetik genetik defektlerini değerlendiriyor, Patoloji, kemik iliği biyopsilerini değerlendirmeye çalışıyor, kemik iliği nakil ünitesi de kemik iliği naklini yapıyor. Ege Üniversitesinin çok kapsamlı bir tedavi sunduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Deniz Yılmaz Karapınar, lösemi ile ilgili en büyük problemlerden birinin kemik iliği donörleri olduğunu söyleyerek bu konuda farkındalık yaratılması gerektiğini vurguladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı